Home / Define hakkında / Navarin’e Gömülen Osmanlı Hazinesi
Navarin'e Gömülen Osmanlı Hazinesi

Navarin’e Gömülen Osmanlı Hazinesi

Navarin’e Gömülen Osmanlı Hazinesi

Navarin Koyu derinliklerinde yatan 26 milyon dolarlık Osmanlı hazinesi kurtarılmayı bekliyor. Günümüz şartlarında çıkarılabilecek hazine Yunan ve Türk hükümet krizine yol açabilir.

Navaron Koyu derinliklerinde yatan toplam yirmi altı milyon dolarlık Osmanlı hazinesi hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Navaron Koyu, yeryüzündeki en derin koylardan biridir ve hazinenin çıkarılması, bu günün teknolojisiyle ´ancak´ mümkün gibi görülmektedir.

Eğer bu kurtarma operasyonu günün birinde gerçekleşecek olursa, hazinenin tarihsel ve antik değerler ifade etmesi bakımından paylaşılması konusunda Yunan ve Türk hükümetleri arasında büyük tartışmalara yol açacağı açıktır.

Navarin Koyunda Yatan Osmanlı Hazinesi

Navarino Koyu, Attika Yarımadası’nın Korintos Körfezine ayrılan ucundaki ikinci büyük yarımada olan Mora Yarımadasında, {Peleponnes’te) bulunan Messene kentinin batısındadır. Bu koy ile koyu çevreleyen tepenin üs­tünde yer alan ve Osmanlılar tarafından defalarca restore edilen kaleye, tarihin çeşitli dönemlerinde: ´Pilos´ ve ´Neocastro) gibi adlar verildiği de bilinir. Osmanlıca metinlerde ise ´Navarino´ Türkçe ses uyumu gereği ´Navarin´ ola­rak anılır.

Antik çağlardan kalma ve Os­manlının zamanında daha da güçlendi­rilmiş büyük ve muhkem bir kaleye sahip olan koydaki liman, daha antik çağlar­dan beri stratejik olarak büyük bir öneme sahiptir.

Hazinenin Değeri 35 Milyon Lira

İngiliz, Rus ve Fransız donanmaları­nın 20 Kasım 1827´de (Bazı Türkçe ka­yıtlara göre 20 Ekim) Yunanları Osman­lı´ya karşı korumak amacıyla bu koyda demirli bulunan Osmanlı ve Mısır do­nanmalarına yaptıkları baskın sırasında ´Kaptanbey´, Osmanlı amiralinin bulunduğu sancak gemisi, ´Guemenne´ ise Mısır donanması sancak gemisidir.

 Geniş topraklara, arkeolojik zenginlikle­re ve güçlü bir hazineye sahip Mısır, o tarihlerde ´Mısır Hidivliği´ adı altında Kı­rım Hanlığı gibi ´mediatize edilmiş´, içiş­lerinde bütünüyle serbest ve imtiyazlı, zaman zaman da pây-ı tahta başkaldıran bir imparatorluk eyâletidir. {Nitekim, Navarino baskınından birkaç yıl sonra Mısır Hidivi Kavalalı Mehmet Ali Paşa, gizlice İngilizlerle anlaşacak ve impara­torluğa ihanet ederek, ordu ve donan­masıyla Anadolu´nun Ege sahillerine çı­karma yaparak, İstanbul´a doğru yürü­meye kalkışacak ve bu harekât da bu kez imparatorluğun Birleşik Krallık tara­fından hidivliğine karşı korunması nede­niyle Kıbrıs´ın üs olarak geçici bir süre kullanılmak üzere İngilizlere verilmesiyle sonuçlanacaktır.)

Bu nedenlerle nasıl Mısır Hidivliği´ne hidiv adına özel sikke kestirme hakkı tanınmış ise, aynı biçim­de özel bir donanmaya ve orduya sahip olma hakkı da tanınmış bulunmaktadır. Zaten geminin adının Osmanlı Türkçesi ya da Arapça olmayıp, ´savaşçı´ anlamı­na gelen Fransızca ´Guerrienne´ olma­sından da bu geminin Fransa´dan satın alınarak Mısır donanmasına katılmış ol­duğu anlaşılır. Teğmen Reiseberg, ´Kaptanbey’de Osmanlı Donanması´na ait olan on altı milyon dolar, ´Guerrienne’de ise Mısır donanmasına ait on milyon do­lar değerinde birer hazinenin yer aldıkla­rını belirtir.

Her iki firkateyndeki hazine­nin toplam değeri, geçen yüzyılın ortala­rına göre yaklaşık olarak otuz beş mil­yon YTL olarak hesaplanmış. Bugün için hazinenin gerçek değerinin, bu rakamla­rın çok üstünde olması gerekiyor.
Bu ka­dar büyük bir hazinenin savaşa giden gemilerin kasalarında ne işi vardı, diye düşünenler olabilir. Bugün de olduğu gi­bi, o zamanlar da ordu ve donanma bir savaşa giderken, savaşla ilgili herhangi âni bir harcama için; (Fidye-i necat, as­ker kiralama, silah ve mühimmat satın alma gibi âni harcamalar) kasalarında hatırı sayılır miktarda para ya da altın bulundururlardı.

Bu noktada halkımızın çok iyi bildiği ve sorumsuz eski Osmanlı müverrihlerinin uydurdukları; Serdâr-ı Ekrem Baltacı Mehmet Paşa ile Çariçe Katerina öyküsü anımsanmalı. Çarlık Rusyası ordusu, uydurmada ileri sürül­düğü gibi Çariçe Katerina´mn Baltacı´nın çadırında bir gece geçirdiği için değil, beraberinde bulundurduğu ´ordu hazi­nesi´ sayesinde Osmanlı´nın Prut Bataklığındaki amansız muhasarasından kurtulabilmiştir. Navaron Deniz Savaşı sıra­sında batan fırkateynlerdeki hazinelere gelince; Osmanlı tarihiyle ilgili olarak okuduğumuz kitaplarda bugüne kadar bu türden bir kayda rastlayamadık.

Ancak bizim bu bilgiye varamamış oluşu­muz, bu türden bir kaydın Osmaniı bel­geleri arasında yer almadığı anlamına gelmez. Osmanlının kayıt kuyudatı tutma konusunda gösterdiği titizliği, bu kayıt kuyudatı arşivlerde koruma basireti ko­nusunda da gösterdiği düşünülürse, bu bahisteki nesnel bilgilere henüz erişe­memiş olduğumuz kendiliğinden ortaya çıkar.

Halen uzmanlar tarafından ince­lenmeyi bekleyen Osmanlı İmparatorlu­ğu resmî belgeleri ile altmışlı yıllarda devlet eliyle hurda kâğıt niyetine Bulga­ristan´a sattığımız on altı vagon dolusu Osmanlı evrakı ise iç sızlatan ayrı bir ba­his. Teğmen Reiseberg, Navaron Koyu derinliklerinde batık bulunan Osmanlı ve Mısır donanmaları hazinesi ile ilgili bü­tün bu bilgileri, sanırım İngiliz Deniz Kuvvetleri arşivinden almış olsa gerektir.

 1950´lerin nominal değerlendirmesine göre, Navaron Koyu derinliklerinde yatan toplam yirmi altı milyon dolarlık Osmanlı hazinesi ise hâlâ kurtarılmayı bekliyor. Navaron Koyu, yeryüzündeki en derin koylardan biridir ve hazinenin çıkarılması, bu günün teknolojisiyle ´ancak mümkün gibi görülmektedir. Eğer bu kurtarma operasyonu günün birinde gerçekleşecek olursa, hazinenin tarihsel ve antik değerler ifade etmesi bakımında´ paylaşılması konusunda Yunan ve Türk hükümetleri arasında büyük tartışmalara yol açacağı açıktır.

Check Also

Büyük Trakya Hazinesi

Büyük Trakya Hazinesi Büyük Trakya Hazinesi; Büyük İskender’in Hazinesi Bulundu!… Bulgar arkeologlar, başkent Sofya’nın 300 km …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir